Akşener, İYİ Parti Meclis Grup Toplantısı’nda konuştu
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Binlerce depremzedemiz soğukta beklerken kendi vatandaşınıza çadır satmak sadece bir teşkilat meselesi değil. Bu tamamen manevi bir meseledir.” söz konusu.
Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Kümelenme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, İdeal Ocaklar Eğitim ve Kültür Vakfı Eski Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş, cinayetin üzerinden 61 gün geçtiğini söyledi.
Aradan geçen 61 günde adaletsizliğin derinleştiğini, hukuksuzluğun daha da aşikar hale geldiğini, hırsızlığın sıradanlaştığını savunan Akşener, “Vahşi bir suikastin faillerinin el sallayarak ortalıkta dolaştığı tam 61 günü geride bıraktık. kimse bu hainleri bulmak için kıpırdamadı bile.” dedi.
Ateş’in katillerinin peşini bırakmayacağını ve adalet yerini bulana kadar her hafta bu cinayeti soracağını hatırlatan Akşener, şunları kaydetti:
“Bugün yine bu sözün gereğini yapacağım. Sayın Erdoğan haksızlığa boyun eğmeye, haksızlığa boyun eğmeye, haksızlığa karşı durmaya devam edecek misiniz? Kuklalar tutuklandı, kuklacılar serbest. Maşalar tutuklandı, tutanlar maşa bedava Tetikçiler tutuklanıyor azmettirenler serbest Yargının görevi herkesin bildiği doğruları saklamak değil, herkesten önce o gerçeklere ulaşıp gerçekleri ortaya çıkarmaktır.
Ancak katilleri kaçıranlar, telefonda talimat verenler, suçluları koruyanlar artık davanın zanlısı bile değiller. Sinan Ateş’in ailesi, yakın arkadaşları ve ailesi hakkında hepimizin bildiği gerçekler yargının gündemine bile girmiyor. Her kurumun amiri, memuru ve denetçisisiniz. Sayın Erdoğan yargının işini yapmasına neden karışıyorsunuz? Kimden korkuyorsun? Sorumluluktan kaçarak örtbas edebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Eğer öyleyse, çok yanılıyorsunuz. Çünkü adalet yerini bulana kadar unutmayacağız, unutturmayacağız.”
“Depreme hazırlık yapmayanlar bu felaketin sorumlusudur”
Kahramanmaraş ve Hatay’da meydana gelen depremlere işaret eden Akşener, “gücün neden olduğu büyük felaketin” yüreklerde açtığı yaranın her geçen gün daha da belirginleştiğini, vatandaşların sesini Türkiye’den duyurmak için yorulmadan çalıştıklarını söyledi. ailesini, evini, işini ve yaşını duydu.
Yaşanan her artçı sarsıntıda büyük felaketi hatırladıklarını ifade eden Akşener, “Ülkemizin bir gerçeği olan deprem riskine karşı ne kadar hazırlıksız olduğumuzu hatırlıyoruz. Can güvenliğimiz konusunda da ne kadar hazırlıksız olduğumuzu hatırlıyoruz. Kendini devletin yerine koyanlara ne kadar güvenmediğimizi hatırlıyoruz.Bu güvensizliğe sebep olanlar ne yapıyorlar?Sorumluluktan kaçmaya devam ediyorlar.Biz millet olarak devletin sebep olduğu bu büyük felaketi millet olarak hissediyoruz. kemikler.” ifadesini kullandı.
Tek bir devlet yetkilisi veya bürokratın bu duyguları hissetmediğini öne süren Akşener, bu felaketin sorumlusunun depreme hazırlanmayanların olduğunu belirtti.
Akşener, “Kanunlara ve kurallara aykırı bina yapanlar, yapılmasına izin verenler, imar affı ile yapılanları affedenler, destek veren müteahhitleri besleyenler, meydana gelen felaketten sorumlu olan herkes. Afet bölgesi adı altında bir olay mahalli ile karşı karşıya kalmamıza neden oldu.Yardımına gidemeyenler, organize olamayanlar, uyum sağlayamayanlar, birlikte karar veremeyenler. saray korkusu, sivil toplumla kavga edenler, birbirinin dediğini yalanlayanlar, interneti kesip kapıya kadar polis gönderenler hepsi sorumludur. değerlendirmesini yaptı.
“Bir kişi istifa etmedi”
“Bütün beceriksizliğine ve kusurlarına rağmen” bir tek kişinin istifa etmediğini hatırlatan Akşener, “Kriz Bey ve arkadaşları her şeyini kaybetmiş vatandaşın gözünün içine bakarak kampanya ve propaganda yapıyorlar” iddiasında bulundu.
“Her felakette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önce televizyona çıkıp milleti tehdit etmeye ve suçlamaya başladığını” öne süren Akşener, “Doğruyu söyleyeni bastırıp gerçekleri susturmaya çalışıyor. Yetmez, çabuk biter. gidiyor ve sosyal medyayı kısıtlıyor: “Anketler istediği gibi gelmiyor, onca algı operasyonuna rağmen gerçekleri değiştiremiyor, bu kez yine ekranlara çıkıp helallik istiyor. Ne bir bakanın ne de tek bir bürokratın sorumluluk üstlenmediği bir yerde ortaya çıkıyor ve sorumluluğu utanmadan vatandaşa yüklüyor.” görüşünü savundu.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Erdoğan yeter artık, depremin üzerinden 23 gün geçti. İlk gün ne dediniz? ‘Günü gelince şu an elimizdeki defteri açacağız’ dediniz. ‘Planındaki şeyler’ diyordun. İstediğiniz.
Bakın Sayın Erdoğan, bir Cumhurbaşkanı ancak veda edebilir vatandaşına, ancak makamının gereğini yaparak. Bu, ahlakın ve erdemin gereğidir. Bir yönetici istifa ederek, hesap sorarak, sorumluları görevden alarak vatandaşına veda edebilir. Ayrıca suç ve haram helal olamaz. Her gün ekranlarda gördüğümüz enkaz, tam da bu hükümetin suçlarının enkazı. Ama helal olsun istiyorsan oturduğun yerden kürsülerden poz vererek bunu yapamazsın. Gideceksin, vatandaşlarımızdan bizzat helal isteyeceksin. Böyle korunaklı bir çadır tiyatro mizanseni ile mümkün değil. Vinci beklerken 15 saat enkaz altında kalan bebeğinin elinden tutup ölmesini izlemek zorunda kalan babadan mutlaka helallik almak istiyorsanız; ‘AFAD nerede?’ diyerek sesli mesaj gönderen mazlum ailelerinden; Malatya’da 15 yıl önce tarım arazilerini açıp, bugün mezara çevirenlerin yaptırdığı binalarda, 25 saat enkaz altında annesinin sesini duyup da hiçbir şey yapamayanlardan helallik isteyeceksiniz.”
Erdem ve ahlakın demokrasinin temeli olduğunu, ahlak olmadan demokrasinin gelişemeyeceğini belirten Akşener, ahlakın olmadığı yerde yürütmenin çürütme gücüne dönüşeceğine işaret etti.
Üç kuruş daha fazla para kazanmak için çürük binaların yapılmasına izin verilmesinin sadece bir yönetim sorunu değil, aynı zamanda bir moral sorunu olduğunu vurgulayan Akşener, “Deprem riski ortadayken, kira uğruna bu riski görmezden gelmek doğru değil. sadece bir cehalet sorunu, aynı zamanda ahlaki bir sorun.” sözlerini söyledi.
“Ülkenin yaralarını sarmak yerine çadır tüccarı oldu”
Kızılay’ın çadır satışıyla ilgili tartışmaları hatırlatan Akşener, şunları söyledi:
“Binlerce depremzedemiz soğukta beklerken kendi vatandaşımıza çadır satmak sadece bir teşkilat meselesi değil. Bu sadece bir ahlak meselesi. Türk Kızılayı onların elinde bir plastik bağışı kurumuna dönüşmüştü. Bu da yetmeyecektir.Geldiği noktada tamamen paravan bir şirkettir.Ata yadigarı,kötü günün dostu,güzelliğin simgesi Türk Kızılayı yozlaşmış,çürümüş bir yer haline gelmiştir.Memleketi şifalandıracağına yaralar,çadır tüccarı oldu.Deprem oldu halkımız 20 gündür çadır bekliyor ve Kızılay deposunda çadır stoklayıp satıyor.Bu çok büyük rezalet.Olabilir mi? Kızılay Başkanı’nı ‘Stockcu’ diye mi görevden alacaksınız?
Akşener, yabancı ülkelerin hiçbir karşılık beklemeden arama kurtarma ekipleri gönderdiğini, “düşman” olarak lanse edilenlerin seferber olup yardıma koştuğunu, “eloğlu” denenlerin milyarlarca lira yardım parası topladığını ama Kızılay’ın “utanmadan” satıldığını söyledi. çadırları kendi vatandaşlarına
“Küçük hesaplar bırakıp büyük resmi görmek gerekiyor”
Bugün ülke olarak bir yol ayrımında olduklarını ve ateşle imtihanla karşı karşıya olduklarını ifade eden Akşener, “Bugün bir seçim yapmak zorundayız. Ya milletin yolunda başımız dik yürüyeceğiz, ya da milletin yolunda yürüyeceğiz.” Milletin geleceğini kumar masalarında heba edenlere fırsat vereceğiz.Ya beyaz lilyumlara can vereceğiz ya da önümüze konulan gazaba.” Üzümlerinizle yetineceğiz.” dedi.
Akşener, bu yangın imtihanını parti içi sorun ya da ofis sohbeti olarak görenlere seslenmek istediğini belirtti. Küçük hesapları bırakıp büyük resmi, asıl tehlikeyi görmek gerekiyor. Dün yolumuz aynıydı bugün de aynı.” yorumunu yaptı.